Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 490 sıra sayılı ve Ankara Milletvekilimiz Sayın Haluk İpek Bey’in Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanun ile Milletvekili Seçimi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair, Meclisimizde bulunan siyasi partilerin temsilcilerinin de bir kısmı arkadaşlarla birlikte verdikleri, ayrıca bağımsız milletvekillerimizden yine bazılarının bu değişiklikle ilgili verdiği kanun teklifi üzerinde grubumuz adına birinci bölüm hakkında söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, 298 sayılı Kanun’da zaman içerisinde bazı değişiklikler yapılmış ancak elli yıldan beridir uygulamalarda -eski bir kanun olması münasebetiyle- yapılan değişiklikler bugün yetersiz hâle geldiği için ve bazı hükümler de özel kanunlarla yapılan değişikliklerle uygulanamaz hâle gelmiştir.

Şimdi, Mecliste grubu bulunan siyasi partiler olsun, Meclisin dışındaki tüm siyasi partiler olsun, seçimlerde özellikle arzu edilen şey üç temel başlıkta toplanabilir.

Her siyasi parti ve kamuoyu, öncelikle, seçimlerin güvenli olmasını ve demokratik bir ortamda olmasını arzu ederler.

Yine, bütün siyasi partiler ve kamuoyu, seçim sonuçlarının kontrol edilebilir bir pozisyonda olmasını arzu ederler.

Yine, bütün siyasi partiler ve kamuoyu, seçim sonuçlarının en hızlı şekilde sonuçlanmasını arzu ederler.

Bu ortamlar sağlandığı zaman, herhalde seçim kanunlarıyla ilgili diğer teknik konular kamuoyunda ve siyasi partiler nezdinde güvenilir olmak, hızlı sonuç alınabilir olmak ve kontrol edilebilir olmak yani tekrar sayılabilir olmak herkesin ortak arzusudur diye düşünüyorum.

Şimdi, yapılan değişikliklerle, benden önceki konuşmacı arkadaşlarımızın da ifade ettiği gibi – her siyasi partinin- il seçim kurullarında ve ilçe seçim kurullarında mutlaka en çok oy alan dört siyasi partinin birer temsilcisi bulunur. Ancak Yüksek Seçim Kurulunda bugüne kadar Yüksek Seçim Kurulu üyelerinin dışında belirlenen bu dört en çok oy alan siyasi partinin temsilcilerinin bulunmaması bir eksiklik olarak görülmüş ve böyle bir teklif Meclisimize gelmiştir. Tabii, buraya gönderilen siyasi partilerin temsilcilerinin oy kullanmadan sadece temsilci sıfatıyla orada bulunmaları, demokrasimizin gelişmesi ve kamuoyunun daha güvenilir bir pozisyon olarak görmesi açısından önemli bir değişikliktir diye düşünüyorum.

Yine, Meclisimizin gündeminde bulunan bir başka husus: Milletvekillerimizin birçoğu, siyasi olarak, gün batımını aşan ve seçimlerdeki siyasi konuşmalarından dolayı suçlu olarak görülmekte ve dokunulmazlıklarından dolayı da bu davalara bakılamamaktadır. Bunun önüne geçmek için gün batımını aşan iki saatlik süre içerisine kadar bu yasak süresi uzatılmıştır. Bu da önemli bir değişiklik diye düşünüyorum.

Yine, seçim bürolarıyla ilgili düzenlemeler talep edilmiş. Tabii, gerek bağımsız adaylar açısından gerek milletvekili adayları açısından gerekse siyasi partilerin halkla bire bir ilişkilerini kurma noktasında halkla temas sağlamak için açılan seçim irtibat bürolarının daha düzenli ve kamuoyuyla daha iyi ilişkiler sağlaması noktasında, çevreye rahatsızlık vermeden, vatandaşlara rahatsızlık vermeden bir düzenleme içermektedir, bununla ilgili açıklamalar yapılmıştır.

Tabii, her şey kanunla düzenlenemeyebilir. Seçim irtibat bürolarıyla ilgili en önemli hususlardan birisi, siyasi partilerin bu irtibat bürolarını denetleyebilir şekilde bir hassasiyet içerisinde olmaları, çevreye zarar vermeden, gerek gürültüsüyle gerekse orada yapılan propagandalarla çevreyi rahatsız etmeden bir düzen içerisinde bu çalışmaların yürütülmesi siyasi partilerin de görevidir diye düşünüyorum.

Bir diğer husus: Bu düzenlemede önemli olan hususlardan birisi de, seçim başlangıç tarihinden itibaren oy verme saatinin yirmi dört saat öncesine kadar radyo ve televizyonlarda propaganda serbestliğidir. Biliyorsunuz, son on gün bu propaganda yapılamıyordu. Bu propaganda süresinin son yirmi dört saate kadar uzatılması da yine demokrasimiz açısından uygun bir tekliftir diye düşünüyorum.

İnternet ve cep telefonuyla propaganda yapılmasının yasaklanması… Evet, ilgisiz insanların bu anlamda siyasi partiler tarafından rahatsız edilmesi de yine doğru bulunmayan bir davranıştır diye düşünüyorum. Ancak, siyasi partiler kendi üyelerine, kendi taraftarlarına istediği kadar mesaj çekebilir, seçim propagandası yönünde çalışma yapabilir ama A siyasi partisinin B siyasi partisinin mensuplarına böyle bir mesaj göndermesi ve o insanları rahatsız edici bir şekilde davranış sergilemesi doğru değildir diye düşünüyorum.

Bir başka husus: Yine kamuoyunu etkileme anlamında seçimlerden on gün öncesinde, yani oy verme gününden on gün öncesine kadarki süre içerisinde herhangi bir kamuoyu yoklamasının gerek yazılı basında veya gerekse görsel basında halkın yanlış yönlendirici ve yanlış kanaatlerle kamuoyunun yanıltıcı bilgilerden uzak tutulması için böyle bir yasak getirilmesi de yine doğru bir tekliftir diye düşünüyorum.

Yine, özellikle bu teklif içerisinde de belirtilen bir husus, siyasi partilerimizi yakından, yakinen ilgilendiren bir husustur. O da siyasi partilerin, propaganda amaçlı, caddeleri ve sokakları, çevreyi kirletici ve toplumu rahatsız edici bir şekilde bayraklarla, reklam amaçlı propaganda malzemeleriyle süslemesi artık gerilerde kalmalıdır diye düşünüyorum. Dolayısıyla siyasi parti il, ilçe binaları, teşkilat binaları ve seçim irtibat bürolarının dışında kalan yerler seçim kurullarının öngördüğü ve belirlediği yerlerin dışındaki alanların çevreyi kirletecek şekilde bayraklarla, malzemelerle donatılmasının doğru olmadığını düşünüyoruz ve bu anlamda da bu teklifte yer almıştır, ama bunun uygulanabilirlik noktasında siyasi partilerin de gerekli hassasiyeti göstererek bu anlamda bir gayret içinde olmaları, gelişen dünyamızda propaganda malzemelerinin değiştiği bilişim dünyasında artık bunların kullanılmaması doğru bir davranıştır diye düşünüyorum.

Değerli milletvekillerimiz, yine oy sandıkları… Hâlâ tahta sandıklarla oy kullanılması gelişen dünyamızda Türkiye için bir ayıptır diye düşünüyorum. Bunun şeffaf sandıklar hâline dönüştürülmesi, böyle bir değişikliğin yapılması da, aynı zamanda, oy kullanma mahallindeki oy verme kabinlerinin de o çirkin görüntülerden, karton kutularla oy kullanma kabini yapılan görüntülerden kurtarılarak belirli standartları olan paravanların içerisinde oy kullanma sistemine geçiş de, evet Türkiye’nin modem bir ülke olduğunu şeffaf sandıklarla birlikte ortaya koyacaktır diye, katkı sağlayacaktır diye düşünüyorum. Ayrıca oy zarflarının ve oy pusulalarının da bu anlamdaki gelişen teknolojiye ve gelişen dünyaya ayak uydurması noktasında hem renkli oy pusulalarının basımı hem de oy pusulalarının zarflara sığamama gibi bir çirkinlik içerisinde olması…

Oy pusulalarının zarflara sığamamasından dolayı yaşanan sıkıntıların da oy pusulalarındaki ebatların değişikliğiyle giderileceğini düşünüyorum.

Sandık çevresindeki düzenin sağlanmasıyla ilgili siyasi partilerin görevlendirdiği ve ilçe seçim kurullarının görevli olduklarına dair verilen belgelerle sandık başında görevlilerinin dışında görevleri olmayanların sandık alanında, sandık bölgesinde bulunmaması da herhalde hepimizin arzusudur diye düşünüyorum. Maalesef, 29 Mart yerel seçimlerinde, bazı bölgelerde, görevi olmayan kişilerin, kimliklerin sandık bölgesinde bir tahakküm kurarak seçmen üzerinde âdeta “yaptırıcı ve onlara baskı uygulayarak oy kullandırma” gibi bir eyleme hepimizin şahit olduğunu biliyoruz. Dolayısıyla, sandık başında görevli olmayanların oy verme işlemi bittikten sonra bölgeyi terk etmelerinin doğru bir davranış olduğunu düşünüyorum.

Bu kanunun ülkemize, milletimize ve siyasi partilerimize hayırlı olmasını diliyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum.

6 Nisan 2010 Salı