Sayın Başkan, Değerli Milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. 2010 mali yılı bütçe kanunu görüşmelerinin ülkemize ve aziz milletimize hayırlı olmasını diliyorum.

Daha önceki yedi bütçemizde olduğu gibi, 2010 yılı bütçesi de Türkiye’nin potansiyellerini milletimizin hizmetine sunan bir bütçe olarak hazırlanmıştır. Allah’a şükürler olsun ki, bu millet bizlere yedi bütçe hazırlama şerefini vermiştir. Bunun nedenlerini doğru okumak ve iyi analiz etmek gerekiyor. Öncelikle, Türkiye, ilk kez “Bizden öncekilerden enkaz devraldık.” demeyen bir Hükümet tarafından yedi yıldır yönetiliyor. Şimdiye kadar başta Sayın Başbakanımız olmak üzere, hiçbir Hükümet yetkilisinin ağzından “Bizden öncekilerden enkaz devraldık.” cümlesini bu ülke duymadı. Biz, bizden önce yapılan hataların hepsini not ederek bu millete zarar veren, kanını emen, enerjisini tüketen, kaynaklarını kemiren habis urları iyi teşhis ederek vatandaşımıza hizmet için burada, Türkiye Büyük Millet Meclisi çatısı altında görevimizi layıkıyla yerine getirmeye çalışıyoruz.

3 Kasım 2002 seçimleri sonrasında iktidarı devraldığımızda, tüm meselelere, yaptığımız doğru teşhislerle yaklaştık. AK PARTİ, Türkiye’yi topyekûn ayağa kaldırmanın öncelikle vatandaşla birlik, bütünlük olduğuna inanan bir iktidar oldu. Vatandaşı ile arasında duvarlar ören, barikatlar kuran hükümetlerden olmadık. Vatandaşımızla her fırsatta kucaklaştık, sorunlarını dinledik, sorunlarına çözüm yolu ürettik. Çok fazla geriye gitmeye gerek yok; hatırlayınız, 57’nci Hükümet döneminde ardı ardına yaşanan eylem ve protestolar nedeniyle, iktidar, çareyi vatandaşla arasına duvar çekip bariyerler kurmakta bulmuştu. O günlerde meydana gelen olaylar hâlen hafızalarda tazeliğini koruyor. Esnaf Başbakana yazar kasa fırlatıyor, vatandaş kendisini ya yakıyor ya eşi ve çocukları ile demirlere zincirliyordu. İktidar ise 2 milyon lira, o zamanın parası 2 trilyon harcayarak Başbakanlığa giden yola turnikeler yaptırıp kamera kurdurtuyordu.

Peki, biz ne yaptık? İlk Bakanlar Kurulu toplantımızda bu bariyerleri ve turnikeleri kaldırdık. Biz, bizi buralara getiren vatandaşımızdan uzak olamazdık çünkü.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yedi yıldır iktidardayız ve bu dönemde Türkiye’yi her alanda ileriye taşıyacak, insanımızın refahını, huzurunu artıracak birçok hizmete imza attık, bundan sonra da atmaya devam edeceğiz.

Türkiye, iktidarda olduğumuz süre içerisinde, sadece kendi coğrafyasında değil, parçası olduğu coğrafyada da söz sahibi oldu, ağabeylik rolü üstlendi. Türkiye’nin, 192 üye ülkeden 15 Tinin oyuyla kırk sekiz yıl aradan sonra Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi üyeliğine seçilmesi bu söz sahipliğinin bir göstergesidir. Bu oylar, Türkiye’nin sadece Orta Doğu’da değil, Latin Amerika’dan Pasifik’e, Güney Afrika’dan Baltık sahillerine kadar güven duyulan bir ülke olduğunu açıkça teyit ediyor. Sayın Başbakan geçen yıl Gazze’de yaşanan trajediye ahlaki sorumluluğumuzun gereği olarak koyduğu tepkiyle, AK PARTİ İktidarındaki Türkiye’nin Başbakanının aynı zamanda bir dünya lideri olduğunu da gösterdi. Ankara’ya sıkışıp kalmadan dünyaya açılan bir başbakanın Türkiye’ye neler kazandırdığını da bu millet çok iyi görüyor.

İşte Suriye, Ürdün, Arnavutluk, Libya ve Tacikistan ile kaldırılan vize uygulaması bile Türkiye’nin ne kadar önemli bir noktaya geldiğini gösteren bir tablodur.

Türkiye’nin bölgesinde daha da güçlü bir hâle gelmesi için elimizden gelen tüm adımları atmaya devam edeceğiz. Bunun için de yaptığımız yatırımların ardı arkası kesilmeyecektir. İşte GAP projesi. İktidara geldiğimiz ilk günden beri yatırımları hiç esirgemediğimiz proje için 2010 yılı bütçesinden yaklaşık 4 milyar TL ayrılmıştır. Diğer bölgesel projeler için ayırdığımız kaynak ise 2 milyar Türk lirası. 2010 yılı merkezî yönetim bütçesinde ARGE harcamaları için toplam 2 milyar 25 milyon Türk lirası kaynak ayrılmıştır. Miktar olarak en büyük transferler, yükseköğrenim öğrencilerinin çağdaş ve güvenilir barınma, beslenme, kredi, burs hizmetleriyle öğrenimlerine, sosyal, kültürel ve sportif faaliyetlerle kişisel gelişimlerine destek olmak amacıyla ve sosyal devletin yaklaşımıyla hareket eden Yükseköğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu Genel Müdürlüğüne ayrılan 1 trilyon 761 milyon 851 bin Türk lirasıyla, bilimsel ve teknik araştırmalara destek vermek amacıyla TÜBİTAK’a ayrılan 1 trilyon 127 milyon 251 bin Türk lirasıdır. Bu da, eğitim ve öğretime, bu ülkenin gençlerine verdiğimiz önemin en açık göstergelerinden birisidir.

2010 yılı bütçesiyle eğitime ve sağlığa daha fazla kaynak ayırıyor, sosyal destekleri sürdürüyor, ARGE’yi destekliyor ve bölgesel gelişmeye yönelik adımlar atıyoruz.

Değerli milletvekilleri, vaktimin darlığı münasebetiyle belki hazırladığım metnin tamamını sizlerle burada paylaşma imkân ve fırsatını bulamadım, ancak 2002 yılından sonra, AK PARTİ’nin, Türkiye’de yaşanan dört tane büyük seçimde tek başına görevde ve genelde iktidar olması, AK PARTİ’ye bu milletin teveccühünü ortaya koymaktadır. Dolayısıyla, inanıyorum ki, önümüzdeki süreçte AK PARTİ İktidarı yeniden milletle buluşacak ve AK PARTİ İktidarında hizmetler devam edecektir.

2010 yılı mali bütçesinin ülkemize ve milletimize hayırlı olmasını diliyor, saygılar sunuyorum.

15 Aralık 2009 Salı